Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde (DTCF), üniversitenin kuruluşunun 75. yılı dolayısıyla “Dünya İnsanlığı İçin Ortak Bir Değer: Yunus Emre ve Bir Medeniyet Dili: Türkçe” konulu panel düzenlendi.

Farabi Salonu’ndaki panelin açılışında konuşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Büyükelçi İbrahim Kalın, Yunus Emre’nin, düşüncesini şiir yoluyla ifade etmiş büyük bir bilge ve arif olduğunu belirterek, “İslam’ı ihsan makamında yaşamış bir kul. Bunu söylerken Yunus Emre’nin ‘sözün ustası bir edebiyatçı’ olarak karşılanmasını ihtiyatla karşılamamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü düşüncede derinlik olmadan sözde ustalık olmaz. Her büyük sanat eserinin arkasında derin bir fikir, bir ana fikir vardır” dedi.

Gerçek sanatın, aynı anda insanın aklı, kalbi, duyguları ve ruhuna hitap eden eser olduğunu anlatan Kalın, “Yunus Emre’yi 700 yıl sonra okuyorsak, Türkçenin taşıdığı derin, manevi, felsefi fikriyatı hala hatırlıyorsak, yaşatıyorsak burada insanın hem aklına hem kalbine hem duygularına hem de ruhuna hitap edebilen büyük bir fikriyat olduğu içindir” ifadelerini kullandı.

Yunus Emre’nin dil ve düşünce birikimini ortaya çıkaran felsefi birikimin nereden geldiğine de değinen Kalın, “İşte orada çok büyük bir medeniyet hareketinin yer aldığını ve Yunus’un bu birikimi çok iyi bir şekilde özümseyerek, Türkçe dil evreni içerisinde çok yetkin bir şekilde ifade ettiğini görürsünüz” diye konuştu.

“Türkçemizin Medeniyet Dili Olarak İnşa Edilmesi Hepimizin Milli Görevi”

Dilin sınırları ne kadar genişletilirse düşünce evreni ufkunun da o kadar genişletilebileceğini dile getiren Kalın, şöyle devam etti:

“Türkçemizin bir medeniyet dili olarak inşa ve ifade edilmesi hepimizin milli görevidir. Bunu yapabilmek için de Türkçenin ta Yunus’tan bugüne kadar yaşadığı gelişimi, dönüşümü bizim tekrar hatırlamamız, bilimsel olarak ortaya koymamız ve bugün onu yeniden medeniyet, kültür, sanat ve ilim dili olarak ifade edebilmemiz gerekiyor.”

“Yunus, Bizi Biz Yapan Önemli Değerlerden”

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi de Türkçeyi dünyanın önemli dili haline getirmenin önemine değinerek, “Biz bugün 700 sene önce aramızdan ayrılmış olan bir dervişi anıyoruz. Yunus’u kimliğimizi teşkil eden önemli bir zincirin halkası olduğu için anıyoruz. 700 senedir onun sözlerini, kelimelerini tekrarlaya geldiğimiz için anıyoruz. Bizi bugün biz yapan önemli değerlerden birisi olduğu için anıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Dilimizi Daha Güçlü Şekilde Konuşmamız Gerekiyor”

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar ise, 2021 yılının “Yunus Emre Yılı” ilan edildiğini anımsatarak,  “Yunus’un hayata veda edişinin 700. yıl dönümü. İnsanlar bedenleriyle hayata veda ederler ama eserleriyle yaşarlar. Yunus da bazı dizeleri sanki bugüne hitap eder şekilde yazmış. Ama Yunus sadece bize özgü bir değer değil. Yunus aslında tüm insanlığa özgü bir değer. Kadim kültürümüzün ortak değerlerine baktığımız zaman bizi millet yapan en önemli unsurların başında bu değerlerimizin ürettiği dil ve o dildeki eserlerin olduğunu çok rahatlıkla görebiliyoruz” diye konuştu.

Türkçenin, Çince, İngilizce, İspanyolca ve Hintçeden sonra dünyanın en çok konuşulan beşinci dili olduğunu vurgulayan Ünüvar, “Dilimizi biraz daha güçlü bir şekilde konuşmamız ve onu dillendirmemiz gerekiyor. Belki Yunus Emre Yılı buna da vesile olacaktır” ifadelerini kullandı.

DTCF Dekanı Prof. Dr. Levent Kayapınar da, Yunus Emre’nin dizelerinin sadece Müslüman ve Türk dünyası için değil, insanlığın da ortak değeri olduğunu kaydetti.

Konuşmaların ardından, Ankara Olgunlaşma Enstitüsünün katkılarıyla hazırlanan “Gel Gör Beni” sergisi gezildi. Davetlilere, Yunus Emre’nin felsefesi ve yaşamış olduğu döneminin yansıtıldığı ürünler tanıtıldı. Sergi alanında canlı müzik dinletisi de sunuldu.

Yorumlar